Ve bu yorgun bu hüzünlü yüreği benim değilmiş gibi kimse görmeden şöyle bir yol kenarına bıraksam. *Edip Cansever
23.05.2017
İnsan Dosdoğru Sevmeli / Talha Bora Öge
İnsan dosdoğru sevmeli, dürüstçe ..hesapsız
Sevebileceği kadar konuşmalı aşka dair
Seviyorum demek o kadar kolay ki
Yüreksiz sevdalar o kadar çok ki
Mahcubiyet kötü şey dilin kemiği yok ki
Sen sevda denizlerini feth ederken
Ben eyvah diyordum boğulacak
Sen yalçın kayaları engelleri koşarak aşarken
Ben eyvah diyordum yorulacak
Sen bendini yıkan engin sular gibi çağlarken
Ben eyvah diyordum boğulacak
Keşke bi defada ben yanılsaydım
Dediklerimden ben utansam mahcup olsam
Ömrümce eyyamcı diye anılsam
Ne çok sevmiştin beni ve hala ne çok seviyorsun
Ne çok seveceksin kim bilir
Seni seviyorum ağır cümledir herkese söylenmez
Bazen yıllarca aranır bazen yıllarca beklenir
O bir çift söz için herkes söyleyemez
Dili yakar dudağı yakar
Bedeni kavurur lime lime eder
Velhasıl yürek isidir bir ömür pahasına bir defa söylenir
Keşke bana günde bin defa söylemeseydin
Ve sonra her bedene uygun bir hırka gibi
Önüne gelene giydirmeseydin...Şimdiki aşklar ucuz şimdiki aşklar işporta be gülüm
Üstelik emeksiz zahmetsiz
Taşımak istediğin kadar taşıyorsun
Sonra bırakıyorsun orta yerde...pervasız
Tıpkı senin yorulduğunda bırakıp
Arkana bakmadan gittiğin gibi
Acısız keşke buna başka bir ad verseydik
Tutku deseydik heves deseydik macera deseydik
Leylalara mecnunlara haksızlık etmeseydik
Dedim ya insan dosdoğru sevmeli dürüstçe ...hesapsız
Sevebileceği kadar konuşmalı aşka dair
Seviyorum demek o kadar kolay ki
Yüreksiz sevdalar o kadar çok ki
Mahcubiyet kötü şey dilin kemiği yok ki...
8.05.2017
Hikayem Paramparça / Emrah Serbes
Sen gülünce ben de hemen gülüyorum. Sen ağlayınca ben de hemen bir sigara yakıyorum. Sen pazara çıkınca ben de en azından balkona çıkıyorum. Sen bir şey sorunca biraz düşünüp cevap veriyorum ama çoğu zaman yine yanlış oluyor, kimi zamansa susarak boş bırakıyorum o soruyu. Sen tartışmak isteyince bildiğim her şeyi unutuyorum. Sen unuttun mu deyince zaten bildiğim bir şeyi tekrar hatırlıyorum. Senin varlığın bana yapılmış enteresan bir şaka sanki. Aslında ben hâlâ bu şakaya nasıl karşılık vermem gerektiğini arıyorum.
30.04.2017
Nilgün Marmara / Kuş Koysunlar Yoluna
Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. Hep böyle mi bu?
Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum,
kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer.Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım, ölü ben’im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! Paniğini kukla yapmış
hasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına niye kimselerizin vermez yollarıma kuş konmasına?
“Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna” bir çocuk demiş.
29.04.2017
Oğuz Atay / Tutunamayanlar
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandır.
28.04.2017
İlhan Berk / Başka birisi nasıl sevilir bilmiyorum
Hangi şehre gidilir yalnız başına,
Hangi şarkı dinlenir senle olmayınca.
Kimle çay içilir ?
En güzel sözlerin altı kim için çizilir
Kimin kokusu saklanır…
Hangi hayal hediye edilir,
Hangi gözle bakılır o çiçek yaprağı kirpiklerine
Nasıl anlatılır gülüşünün sesi
Adının güzelliğine hangi alfabe de rastlanır
Senin bakışın hangi şiire benzer
Kime dokunur, sarılır, uyur bu kalp
Hangi insanda rastlanır sana…
Gel de anlat …
Senden başkası nasıl sevilir ?
Bilmiyorum ben …
Leyla İle Mecnun
Beni neden sevmedin? niye yetmedi seni bu kadar sevmem? Senle uyanıp, senle uyuyakaldığım için mi? Hayallerim, hatıralarım, rüyalarım sen dolu olduğu için mi? Sen üzülsen en çok canı yanacak olan kişi ben olduğum için mi? Sensiz eksik hissettiğim için mi? En ihtiyacım olan kişi olduğun için mi? Senin en ihtiyaç duyduğun insan olmak istediğim için mi? Söylesene neden sevmedin beni ?
27.04.2017
Kaybedenler Kulübü
-Bazıları sonsuz neşeye doyar.
-Bazıları sonsuz geceye.
-Bazen ölürsün.
-Bazen ölemezsin. Bazen tüm koşullar uygunken bile ölemezsin!
-Bazen kendinden uzaklaşmak ister insan.
-Bazen gidersin, sırf dönebilmek için.
-Bazen ağlarsın baya.
-Bazen ağlayamıyorsun baya, baya..
-Bazen içiyorsun, bazen çok ama çok fazla içmek istiyorsun da bazen sen zaten içmeye gidiyorsun..
-Bazen bir kadın geliyor oturuyor karşına ve ağlıyor.
-Kadınlar hep ağlıyor…
-Bazen bir kadın sana; En çok korktuğum şey bir kadının gözyaşı dedi kendi adına. Eğer çok sevdiysen, eğer çok sevdiysen oysa bilmiyor ki sevmek bir an’a ait.”
Birhan Keskin / Eski Avluda
Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Çalıda sarı bir çiğdemim ben
Ve senin çok eski cümlen.
Bir eski avluda
Diyor ki;
Çalıda sarı bir çiğdemim ben
Ve senin çok eski cümlen.
Sen otursan, gitmemiş ki! olsan
Ben sana bir eski Endülüs avlusu
İstersen serin bir Portofino getirsem
Ya da Yedigöllerin yedisini birden.
Ben sana bir eski Endülüs avlusu
İstersen serin bir Portofino getirsem
Ya da Yedigöllerin yedisini birden.
Bir çiçek açtığında
Bir eski avluda
Diyor ki;
Bir eski avluda
Diyor ki;
Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken
Buldum buluşturdum kendime geldim
Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille
sen de gelsen.
Buldum buluşturdum kendime geldim
Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille
sen de gelsen.
Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı
Begonviller ve bir mavi kapı
Ve illa amansız bir avlu getirsem.
Begonviller ve bir mavi kapı
Ve illa amansız bir avlu getirsem.
Dünya soğur, akşam serinlerken,
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
Ve işte en geniş cümlem:
Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
Ve işte en geniş cümlem:
İçimi açtım sana.
İçini açmak için.
İçini açmak için.
Sadri Alışık / Ah Müjgan Ah
Semtimizin bir tanesiydi müjgan.
Saçları sırtına kadar sırma sırma dökülür
Elleri ufacık, gözleri dört defa lacivertti.
Ve de her ne hikmetse o da bana gönüllüydü.
Öyle bir sevdim ki müjganı, dünyamı şaşırdım,
Haddimi bilemedim, evleniriz gibi geldi bana.
Evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar,
Fakir soframız kurulur gibi geldi.
Sahil bahçesinde gazoz içerekten gizli gizli mal-ü hülya kurardık.
Sonrada çarşılara giderdik...
26.04.2017
Tut Yüreğinden Ustam
Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sükut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin...
Ustam!
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden...
Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır....
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...
Serkan Uçar'ın Tuncel Kurtiz'e armağana ettiği şiir.
25.04.2017
25 NİSAN
Saçlarını örmüştüm. Öperdim, koklardım, çekerdim içime nefesim kesilene kadar. Saçlarını kaldırıp boynundan öptüğümü hatırlar mısın... Ellerimin titremesini geçtim, kalbim parmak uçlarım da atardı sanki. Sonra gözlerin... kahverengi gözlerin, sen kızardın hep abartma şu gözlerimi derdin. Gözlerin benim şu acımasız hayata karşı direnebilme kaynağımdı, her şeyi unutup aklımdan seni çıkaramayışımdı. Gözlerin, bayram da küçük bir çocuğun avucunda ki şeker kadar mutluluk doluydu. Düştüysem, kalkabilme gücümdü. Yarınımdı. Olmadı, yaralayanım oldu. Her melodide bir çok anı. Her ezgi de içimi acıtan hisler. Lügatımdı ellerin. Pek tutamadım bilirsin, beceremezdim zaten. Ama tuttuğumda baş kaldırırdım bütün vicdansızlıklara, kaybedilmişliklere, haksızlığa. Baharın gelişiydi ilk gördüğüm gün. Gittiğin gün ise karanlığım. Matemim, cenaze hüznüm. Mevsimleri unuttum ben. Renkleri söyleyemiyorum. Şimdi dinlediğimiz üç beş şarkı dilimde hep söyler dururum. Yürüdüğümüz o kaldırımlarda oturuyorum. Gitmiyor ayaklarım, öyle eskisi gibi sağlam değil adımlarım. İştahsız sofralar, asık suratlar, sigara üstüne sigara. Hiç mi sevmedin , hiç mi sevemedin beni, hiç mi değerim yoktu ben seni canımın içinde can bilirken. İçim, dışım sen. Elime, yüzüme bulaşmış her zerren. Aslında hiç yoktun , düşündüğüm, düşlediğim kadardın. Lakin dolmuyor bu boşluk, Yokluğunla gömülüyorum hergün. Beni hem öldürüp hem diri tutan sen, ne acı, ne aşağılık bir ben...
*Serkan Kocaaslan
Ali Lidar - Kırık
KIRIK
Galiba o şarkıyı dinlerken ağlamalıydık beceremedik
Şimdi gözevlerimiz dolu nereye akıtacağımızı şaşırıyoruz
Kırılmışlığımızın ortasında irtifa kaybedeceğimi bilmesem
Saç tellerinden kapsülle zaman yolculuğu yapıp
Bir kez daha demek için kalkıp geçmişe gelirim
Ama söylediğin gibi geç kalmak için bile çok geç
Galiba bunlardan hiç bahsetmemeliydim beceremedim
Şimdi gözevlerimiz dolu nereye akıtacağımızı şaşırıyoruz
Kırılmışlığımızın ortasında irtifa kaybedeceğimi bilmesem
Saç tellerinden kapsülle zaman yolculuğu yapıp
Bir kez daha demek için kalkıp geçmişe gelirim
Ama söylediğin gibi geç kalmak için bile çok geç
Galiba bunlardan hiç bahsetmemeliydim beceremedim
Galiba sen bir bulutsun göbeğin kuşlara yuva
Uzaklaştıkça güzelsin sesin melekler yankısı
Zaten hangimiz neyi ilk defa kaybediyoruz ki
Bak mesela ikimiz birbirimizi kaç kez kaybettik
Kaç balık öldü akvaryumda kaç kez bu defa son dedik
Biliyorum söylemiştin heves etmek için bile çok geç
Galiba ben bir yağmurum yağmaktan çoktan vazgeçmiş
Kalkarken arkamızdaki parkı yakmalıydık beceremedik...
Uzaklaştıkça güzelsin sesin melekler yankısı
Zaten hangimiz neyi ilk defa kaybediyoruz ki
Bak mesela ikimiz birbirimizi kaç kez kaybettik
Kaç balık öldü akvaryumda kaç kez bu defa son dedik
Biliyorum söylemiştin heves etmek için bile çok geç
Galiba ben bir yağmurum yağmaktan çoktan vazgeçmiş
Kalkarken arkamızdaki parkı yakmalıydık beceremedik...
Şairler ve Aşkları
*Nazım Hikmet ve Piraye
Piraye Hanım'ın oğlu Memet Fuat'ın 'Nazım ile Piraye' ve 'Gölgede Kalan Yıllar' kitaplarında dillendirdiği, bir zamanlar Erenköylülerin tanıklık ettiği büyük bir aşk.
"Yaşım otuz sularında, fakat seni 14 yaşında bir mekteplinin ve 60 yaşında bir felsefe adamının ikiz aşkıyla seviyorum… "
- Piraye'ye Mektuplar
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste
Ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste Ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste
Ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste Ve yaşım kırkı geçmiş iken...
*Sezai Karakoç ve Mona Rosa
Cemal Süreya'ya soyadından bir harf eksilten kadın Muazzez Akkaya.
Sezai Karakoç ile üniversitede sınıf arkadaşıdırlar ve aynı kıza aşıktırlar, günlerce birbirlerine Muazzeze duydukları ilgiyi anlatırlar, yazdıkları şiirleri okurlarmış.Tabi daha sonra bu aşk rekabete dönüşmüş, birbirlerine 'ben elde ederim, sen elde edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar... Kaybeden büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaktır, hayatı boyunca bu beden üzerinde bir iz olarak kalacaktır. Bedene fiziksel anlamda zarar vermeyecek bir şey olacak diye de karar kılmışlar ve kaybeden ismini değiştirecektir. Sezai Karakoç kaybetseydi eğer 'Sezai Karkoç' olacaktı fakat iddayı 'Cemal Süreya' kaybeder.. ve 'Süreyya' 'Süreya' olur..
Peki daha sonra... Muazzez, Sezai Karakoç ile aşkının bir iddia sonucu ortaya çıktığını öğrenir ve bunu kaldıramaz, biraz da maddi durumu olmayan Muazzez bu olaydan sonra okulu bırakır ve memleketi Geyve'ye döner... Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen 'Mona Rosa'yı yazar.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
...
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
...
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
*Cemal Süreya ve Tomris Uyar
"Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin"
Tomris Uyar şöyle tarifliyor Cemal Süreya’yı: “Tanıdığı kaç kişi varsa o kadar Cemal Süreya vardır. Hepsi değişik. Belki temel öğeleri aynı kalıyor; politikaya, edebiyata, espriye tutkusu; çalışkanlığı, dürüstlüğü gibi, Ama çok değişken biri. O yüzden ben bir tane Süreya biyografisi düşünmem. 3 tane yazılabilir. 3 tane apayrı”
Cemal Süreya bu şiiri Tomris Uyar için yazmıştır.
Ay ışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
*Orhan Veli ve Nahit Hanım
Cemal Süreya'nın Nahit Hanımdan bahsederken dediği gibi "Rönesans Gibi Kadın"
“Bir de sevgilim vardır, pek muteber,
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun”
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun”
Bu dizelerde bahsedilen kadındır Nahit Gelenbevi..
" Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar
Sade kadın değil, insan
Ne kibarlık budalası
Ne malda mülkte gözü var
Hür olsak der
Eşit olsak der
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar."
Ona bağlandığım kadar
Sade kadın değil, insan
Ne kibarlık budalası
Ne malda mülkte gözü var
Hür olsak der
Eşit olsak der
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar."
-Yalnız Seni Arıyorum
*Turgut Uyar ve Tomris Uyar
Turgut Uyar en şanslı şair. O güzel şiirleri yazdıran kadın yanındadır hep, yanıbaşında.
İthafen; Herkes seni sen zanneder.
Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile
Seni ben geçerken
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu ''O'' geçiyordur
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Sen bile
Seni ben geçerken
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu ''O'' geçiyordur
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)